Bütçe Direktörü Açıkladı: ‘İş Gücünde Azaltım Başladı’, Sendikalar Dava Açtı
ABD hükümetinin kapalı kaldığı 10. günde, kriz yeni ve endişe verici bir aşamaya girdi. Beyaz Saray Bütçe Direktörü Russell Vought, federal çalışanların işten çıkarılmaya başlandığını resmen duyurdu. Bu hamle, yönetim ile kamu çalışanları arasındaki gerilimi zirveye taşıdı.
“RIF’ler Başladı”: Siyasi Gerilim Tırmanıyor
Vought, sosyal medyada yaptığı kısa ve net paylaşımda, “RIF’ler başladı” ifadelerini kullandı. “RIF” (Reduction in Force), yani “iş gücünde azaltım”, federal personelin geçici olarak değil, kalıcı olarak işten çıkarılması anlamına geliyor. Vought, paylaşımında başka bir ayrıntı vermedi.
Bu gelişme, Başkan Donald Trump’ın hükümet fonlarının 1 Ekim’de sona ermesinden bu yana federal çalışanları işten çıkarma tehdidini hayata geçirdiğini gösteriyor. Trump, daha önce yaptığı açıklamalarda, kesintilerin özellikle “Demokrat kurumları” hedef alabileceğini öne sürerek konuya siyasi bir boyut katmıştı.
Sendikalardan Hukuki Karşı Hamle
Trump yönetiminin başlattığı küçülme kampanyası kapsamında, bu yıl yaklaşık 300.000 sivil federal çalışanın işten ayrılması bekleniyor. Sendikalar ise bu adımlara karşı derhal harekete geçti. Hükümet kapalıyken yapılan işten çıkarmaların yasadışı olduğunu belirterek dava açtılar. Bu hukuki süreç, krizin seyrini etkileyebilir.
Kamu Hizmetlerinde Aksama Riski ve Küçülme Tartışması
Eleştirmenler, bu hamlenin kamu hizmetlerini ciddi şekilde aksatabileceği ve devletin işleyişini zayıflatabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Destekçileri ise bu adımı gereksiz bürokrasinin azaltılması olarak savunuyor. Hükümetin ne zaman yeniden açılacağına dair belirsizlik sürerken, on binlerce çalışanın geleceği tehlikeye girmiş durumda.
Finans Hattı Yorum: ABD hükümet kapanmasının 10. gününde “RIF”lerin, yani kalıcı işten çıkarmaların başlaması, olayın rengini tamamen değiştirmiştir. Bu, artık sadece geçici bir fonlama anlaşmazlığı değil, Trump yönetiminin federal bürokrasiyi yeniden şekillendirme ve küçültme stratejisinin bir parçası haline gelmiş radikal bir adımdır. “Demokrat kurumları” hedef alma söylemi, bu sürecin bütçesel bir gereklilikten çok siyasi bir tasfiye amacı taşıdığına dair endişeleri güçlendiriyor.
Ekonomik olarak sonuçları ağır olabilir. İşten çıkarmalar, doğrudan tüketici harcamalarını ve güvenini olumsuz etkileyecektir. Daha da önemlisi, kamu hizmetlerindeki aksama (daha önce ertelenen işsizlik verileri gibi) ve devletin kurumsal hafızasının zayıflaması, hem piyasalar hem de işletmeler için öngörülebilirliği azaltacaktır. Sendikaların açtığı davalar sürece hukuki bir boyut eklese de, siyasi iradenin bu yönde net olması, krizin kolayca çözülemeyeceğini gösteriyor. Bu durum, ABD ekonomisi üzerinde uzun süreli bir belirsizlik ve potansiyel bir yavaşlama riski yaratmaktadır. Piyasalar, bu siyasi mücadelenin ekonomik faturasının ne kadar ağır olacağını endişeyle izleyecektir.