Ulusal güvenlik ve teknolojik üstünlük gerekçesiyle atılan bu adım, Washington’un yarı iletken sektörünü stratejik bir varlık olarak gördüğünü tescilledi. Ticaret Bakanı Lutnick, anlaşmayı “tarihi” olarak nitelendirdi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hükümeti, küresel teknoloji ve jeopolitik rekabette oyunun kurallarını yeniden yazan tarihi bir adım atarak, ülkenin en büyük çip üreticisi Intel’de (NASDAQ: INTC) %10’luk bir hisse satın aldığını duyurdu. Bu hamle, serbest piyasa ekonomisinin kalbinde, devletin stratejik bir sanayi koluna doğrudan ortak olması anlamına geliyor.
Anlaşmanın Künyesi
Kategori | Detay |
Alıcı | ABD Hükümeti (Ticaret Bakanlığı aracılığıyla) |
Şirket | Intel Corporation (INTC) |
Alınan Pay | %10 |
Duyuran Yetkili | Ticaret Bakanı Howard Lutnick |
Gerekçe | Ulusal güvenlik, ekonomik büyüme, teknolojik liderlik |
Nitelik | “Tarihi Anlaşma” |
Ticaret Bakanı: “Tarihi Bir Anlaşma”
Anlaşmayı Cuma günü sosyal medya platformu X üzerinden duyuran ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, bu adımı “tarihi bir anlaşma” olarak nitelendirdi. Lutnick, paylaşımında, “Bu tarihi anlaşma, yarı iletken sektöründe ABD’nin liderliğini güçlendiriyor. Bu durum hem ekonomimizi büyütecek hem de Amerika’nın teknolojik üstünlüğünü korumaya yardımcı olacak,” ifadelerini kullandı.
Bakan Lutnick ayrıca, müzakere sürecindeki yapıcı tavrı nedeniyle Intel CEO’su Lip-Bu Tan’a teşekkür ederek, varılan mutabakatın “hem Intel için hem de Amerikan halkı için adil bir anlaşma” olduğunun altını çizdi.
Finans Hattı Yorumu:
Bu, Wall Street’te yapılan sıradan bir portföy yatırımı değil; bu, Washington’un 21. yüzyılın en stratejik varlığı olan yarı iletkenler üzerindeki ulusal egemenliğini garanti altına alma manifestosudur. Bu hamlenin arkasında yatan nedenleri ve olası sonuçlarını birkaç başlıkta toplamak mümkün:
-
Çin’e Karşı Stratejik Kalkan: Bu, ABD’nin Çin ile yürüttüğü teknoloji savaşında attığı en somut adımlardan biridir. Sadece sübvansiyonlar (CHIPS Act gibi) vermek yerine, sektörün kalbindeki bir şirkete doğrudan ortak olmak, Washington’a üretimden Ar-Ge’ye kadar tüm süreçlerde söz hakkı ve denetim imkanı tanır. Bu, Çin’in teknolojik yükselişini yavaşlatma ve kritik teknolojilerin transferini engelleme stratejisinin bir parçasıdır.
-
Tedarik Zinciri Güvenliği: COVID-19 pandemisi ve Tayvan’daki jeopolitik gerilimler, dünyanın çip tedarik zincirinin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. ABD, bu hamleyle en kritik çip üretim kapasitesinin bir kısmını doğrudan ulusal kontrol altına alarak, gelecekteki olası krizlere karşı kendini sigortalıyor.
-
“Devlet Kapitalizmi”ne Geçiş Sinyali: Serbest piyasa ortodoksisinin kalesi olan ABD’de, devletin böylesine büyük bir özel şirkete doğrudan ortak olması, bir paradigma kaymasına işaret ediyor. Bu, ulusal güvenlik endişelerinin, ekonomik liberalizm ilkelerinin önüne geçtiği ve devletin kritik sektörlerde daha aktif bir rol üstleneceği yeni bir dönemin habercisidir.
Intel için bu anlaşma, devasa bir güven oyu ve finansal istikrar kaynağıdır. Hükümetin arkasında olması, şirketin hem küresel rakiplerine (TSMC, Samsung) karşı elini güçlendirecek hem de gelecekteki büyük yatırımlar için finansman bulmasını kolaylaştıracaktır. Sonuç olarak, bu ‘tarihi anlaşma’, serbest piyasanın kalbinde, ulusal güvenlik endişelerinin ekonomik kuralları nasıl yeniden yazdığının en çarpıcı örneğidir. Yarı iletkenler artık sadece birer ticari ürün değil, birer ulusal egemenlik sembolüdür.