125 milyon dolarlık stratejik hamle ile ileri malzeme alanında tam kontrol
Aksa Akrilik, 2012 yılında Dow Chemical iştiraki Dow Europe Holding B.V. ile kurduğu DowAksa ortaklığındaki yüzde 50’lik Dow payını satın almak üzere 125 milyon dolarlık bağlayıcı hisse devir sözleşmesi imzaladığını açıkladı. Bu işlemle birlikte Aksa Akrilik, DowAksa’nın tamamına sahip olacak.
Şirketin açıklamasına göre, pay devrinin gerekli yasal izinlerin alınması ve kapanış şartlarının tamamlanmasıyla 2025’in üçüncü çeyreğinde tamamlanması bekleniyor. Satın alma, şirketin karbon bazlı ileri malzemeler alanında küresel ölçekte büyümesini ve rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.
🛡️ Savunma ve enerjiye yüksek katma değer hedefi
Akkök Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Kimya ve İleri Malzemeler Grup Başkanı Cengiz Taş, satın almanın Türkiye açısından stratejik bir adım olduğunu vurguladı.
“DowAksa’nın tamamına sahip olmak, Aksa’nın sadece akrilik elyafta değil, karbon bazlı ileri malzemelerde de global oyuncu olmasını sağlayacak. Savunma sanayiine daha yüksek katma değer sağlamayı ve karbon elyafta dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyoruz” dedi.
Özellikle rüzgar enerjisi, havacılık ve savunma sanayi gibi sektörlere yönelik çözümlerde DowAksa’nın rolünün daha da büyütülmesi planlanıyor.
🏭 Kimya ve ileri malzemelerde entegre üretim platformu
Akkök Holding, 2025 başında Epsilon Kompozit’i bünyesine katarak kompozit parça üretiminde büyüme adımı atmış, ayrıca iştiraki Akkim Kimya ile Türkiye’nin ilk Epoksi reçine üretim tesisine yatırım yapmıştı.
Öte yandan, Aksa Akrilik’in savunma sanayii başta olmak üzere yüksek performanslı sektörlere hitap eden Ultra Yüksek Moleküler Ağırlıklı Polietilen Elyaf (Mithra) ürünü için de yeni tesis yatırımı gerçekleştirdi.
Bu adımlarla birlikte, Akkök Holding, kimya ve ileri malzemeler alanında Türkiye’nin en bütünleşik ve stratejik üretim platformlarından birini oluşturmayı hedefliyor.
🎙️ Finans Hattı
Aksa Akrilik’in DowAksa’daki tüm hisseleri devralması, şirketin global pazarda ileri malzemelerde liderliğe oynadığını ve Türkiye’nin teknoloji tabanlı sanayileşme sürecinde stratejik rol üstlendiğini ortaya koyuyor. Satın alma tamamlandığında, hem uluslararası rekabette hem de yerli üretimde yeni bir dönem başlayacak.