Rubio: “Trump, Hem Rusya Hem Ukrayna ile Konuşabilen Dünyadaki Tek Lider”
Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirmeye yönelik diplomatik çabaların hız kazandığı bir dönemde, Washington’dan barış umutlarını yeniden yeşerten kritik bir açıklama geldi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Başkan Donald Trump’ın, gelecek hafta New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu marjında, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya gelebileceğini belirtti.
Bu potansiyel yüz yüze görüşme, Trump’ın son dönemde hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hem de Zelenskiy ile yürüttüğü yoğun telefon diplomasisinin ardından, çatışmaya bir çözüm bulma çabalarında yeni ve somut bir aşamaya geçildiğinin en net işareti olarak yorumlandı.
“Trump Dünyadaki Tek Arabulucu”
Dışişleri Bakanı Rubio, Başkan Trump’ın bu krizdeki “eşsiz” rolünün altını çizdi. Trump’ın hem Rusya Devlet Başkanı Putin ile hem de Ukrayna ve Avrupalı müttefikleriyle aynı anda konuşabilen “dünyadaki tek lider” olduğunu savunan Rubio, bu durumun Trump’a eşsiz bir arabuluculuk konumu sağladığını ifade etti.
Rubio, eğer ABD’nin bu arabuluculuk rolünden çekilmesi ve sadece yaptırımlara odaklanması durumunda, dünyada bu karmaşık denklemi çözebilecek başka bir aktörün kalmayacağı uyarısında da bulundu.
Zamanlama Manidar: BM Genel Kurulu Sahnesi
Bu potansiyel zirvenin, dünya liderlerinin bir araya geleceği 80. BM Genel Kurulu‘nun açılış haftasında gündeme gelmesi, zamanlamanın manidar olduğunu gösteriyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un da 27 Eylül’de Genel Kurul’a hitap etmesi beklenirken, New York’un önümüzdeki hafta yoğun bir diplomasi trafiğine sahne olması ve savaşı sonlandıracak bir “New York Anlaşması” için zemin oluşturulması hedefleniyor olabilir.
Finans Hattı Yorum:
Trump ve Zelenskiy arasında olası bir yüz yüze görüşme ihtimali, sadece diplomatik bir gelişme değil, aynı zamanda küresel piyasalar için son derece önemli bir “pozitif katalizör” potansiyeli taşıyor.
1. “En Kötü Senaryo” Riski Azalıyor: Bu tür üst düzey diplomatik temaslar, savaşın kontrolsüz bir şekilde tırmanması ve NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışmaya dönüşmesi gibi “en kötü senaryoların” (kuyruk risklerinin) masadan kalktığına dair piyasalara güçlü bir sinyal verir. Bu durum, genel olarak küresel risk iştahını artırır.
2. Petrol Piyasaları İçin “Gevşeme” Sinyali: Savaşın sona ermesi veya en azından uzun süreli bir ateşkese gidilmesi ihtimali, petrol fiyatları üzerindeki jeopolitik risk primini doğrudan ve hızla düşürür. Rus petrolünün piyasalara daha öngörülebilir bir şekilde akacağı ve Karadeniz’deki enerji altyapısına yönelik saldırıların sona ereceği beklentisi, Brent petrol fiyatlarında aşağı yönlü bir baskı yaratabilir.
3. Avrupa Ekonomisi ve Hisseleri İçin “Can Suyu”: Savaşın sona ermesi, en çok Avrupa ekonomisine yarar. Enerji maliyetlerinin düşmesi, Ukrayna’nın yeniden inşasından doğacak ekonomik fırsatlar ve genel olarak kıtadaki belirsizliğin azalması, durgunluk riskiyle boğuşan Avrupa ekonomisi için bir “can suyu” niteliği taşır. Bu durum, özellikle Alman (DAX) ve Fransız (CAC 40) borsaları başta olmak üzere Avrupa hisse senedi piyasalarında güçlü bir ralli tetikleyebilir.
4. Savunma Hisselerinde “Kâr Satışı” Riski: Diğer yanda, kalıcı bir barış anlaşması ihtimali, son iki yıldır rekor seviyelerde prim yapan küresel savunma sanayii şirketlerinin hisselerinde bir “kâr realizasyonu” dalgasına yol açabilir. Savaş bittiğinde, ülkelerin savunma harcamalarını aynı hızda artırmayacağı beklentisi, bu sektördeki “büyüme hikayesini” bir miktar zayıflatabilir.
Piyasalar şimdi, Beyaz Saray ve Kiev’den bu tarihi görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair gelecek resmi teyidi bekleyecektir. Bir zirvenin teyit edilmesi bile, tek başına piyasalarda pozitif bir fiyatlama dalgası başlatmak için yeterli olabilir.