Siyasi Belirsizlik ve Enflasyon Endişeleri Piyasaları Baskılıyor, Gözler 250 Dolar Seviyesinde
Borsa İstanbul’da hafta başından bu yana devam eden negatif fiyatlama, bugünkü işlemlerde de sürdü. Siyasi cepheden gelen olumsuz haber akışı ve beklentileri aşan enflasyon verisinin yarattığı baskıyla BIST 100 Endeksi, Türk Lirası bazındaki kayıplarının yanı sıra, yabancı yatırımcıların yakından takip ettiği dolar bazında da kritik bir eşiğin altına geriledi.
Sipay Hazine Bölümü tarafından yayımlanan bir piyasa notunda, BIST 100 Endeksi’nin dolar bazında 260 seviyesinin altına kaydığına dikkat çekildi. Notta, olumsuz haber akışının devam etmesi durumunda, düşüşün 250 dolar seviyesinin altına kadar sürebileceği uyarısında bulunuldu.
Tahvil Piyasası da Satıcılı, Gözler Risk Priminde
Piyasalardaki negatif hava, sadece hisse senetleriyle sınırlı kalmadı. TL tahvil piyasası da hem CHP’deki siyasi gelişmeler hem de beklentileri aşan Ağustos ayı enflasyon verisinin etkisiyle satıcılı bir seyir izledi.
-
Gösterge Tahvil Faizi: %41 seviyesine yaklaştı.
-
10 Yıllık Tahvil Faizi: %32 seviyesine kadar yükseldi.
-
Offshore TL Faizleri: Yurt dışı piyasalarda TL faizleri %40 seviyesine ulaştı.
Risk Primi (CDS) Sakinliğini Koruyor
Ancak bu olumsuz tabloya rağmen, Türkiye’nin risk primini gösteren 5 yıllık CDS (Kredi Temerrüt Takası) primi, sakinliğini koruyarak piyasalara bir miktar umut verdi. CDS primi, 1 baz puanlık bir düşüşle 269 seviyesinde kalarak, yabancı yatırımcıların Türkiye’nin uzun vadeli risk algısında henüz büyük bir bozulma görmediğine işaret etti.
Buna karşın, Türkiye’nin dolar cinsi borçlanma senetleri olan Eurobond’larda, özellikle uzun vadeli kıymetlerde ortalama 15 sentlik bir değer kaybı yaşandığı belirtildi.
Finans Hattı Yorum:
Sipay Hazine’nin bu notu, mevcut piyasa ortamının karmaşıklığını ve yatırımcıların karşı karşıya olduğu ikilemi net bir şekilde özetliyor.
1. “Dolar Bazlı” Grafik Neden Önemli?: Yabancı yatırımcılar ve büyük fonlar, Borsa İstanbul’u değerlendirirken genellikle dolar bazlı grafiğe bakarlar. Endeksin dolar bazında 260 ve 250 gibi önemli teknik ve psikolojik destek seviyelerinin altına inmesi, yabancı yatırımcılar için bir “satış sinyali” olarak algılanabilir ve satışların derinleşmesine neden olabilir. Bu seviyeler, yabancı sermaye akışının yönünü belirlemek açısından kritik öneme sahiptir.
2. İç Piyasada “Panik”, Dış Piyasada “Temkin”: CDS-Eurobond Ayrışması
Günün en ilginç ve en önemli dinamiği budur.
-
İç Piyasada Panik: Hisse senetlerindeki ve TL tahvillerdeki sert satışlar, büyük ölçüde yerli yatırımcıların siyasi belirsizliğe ve enflasyon endişelerine verdiği hızlı ve duygusal tepkiyi yansıtıyor.
-
Dış Piyasada Temkin: Ancak CDS priminin sakin kalması, Türkiye’nin makroekonomik hikayesine odaklanan uzun vadeli yabancı yatırımcının henüz paniklemediğini ve “bekle-gör” modunda olduğunu gösteriyor. Onlar için uygulanan ekonomi programının ana çerçevesi (sıkı para politikası, mali disiplin) bozulmadığı sürece, bu tür siyasi dalgalanmalar “geçici gürültü” olarak algılanabilir. Eurobond’lardaki sınırlı düşüş de bu “temkinli” duruşu destekliyor.
3. Enflasyon ve Faiz Beklentileri Yeniden Şekilleniyor: Beklentileri aşan enflasyon verisi, tahvil faizlerindeki yükselişin ana nedenidir. Bu veri, piyasaların TCMB’nin Eylül ayındaki faiz indiriminin daha sınırlı olabileceğini veya karar metninin daha “şahin” olabileceğini fiyatlamaya başladığını gösteriyor. Bu durum, özellikle faiz oranlarına duyarlı olan bankacılık sektörü hisseleri üzerinde baskı yaratmaya devam edebilir.
Sonuç olarak, Borsa İstanbul kısa vadede siyasi haber akışının yarattığı türbülansla boğuşurken, Türkiye’nin uzun vadeli risk algısı (CDS ile ölçülen) şimdilik sağlam duruyor. Piyasaların yeniden istikrara kavuşması için siyasi cephedeki belirsizliğin azalması ve enflasyonist baskıların kontrol altına alındığına dair daha güçlü sinyallerin gelmesi gerekecektir.