Çimsa CEO’su Umut Zenar, önümüzdeki dönemde Çimsa’ya coğrafi çeşitlilik ve ürün çeşitliliği sağlayacak stratejik yatırımların takipçisi olacaklarını söyledi.
Çimsa CEO’su Umut Zenar Foreks Haber’in sorularını yanıtladı.
Zenar, “Hayata geçirdiğimiz tüm yatırımlara rağmen, bilanço kalitemizden ödün vermeden yola devam ediyoruz. Çimsa’nın ilk 9 aylık finansal sonuçları özellikle son 3 yıldır kararlılıkla devam ettiğimiz yatırım sürecinin çok önemli bir sonucu. Bu yolda da devam etmek istiyoruz” dedi.
Foreks Haber’in, Çimsa CEO’su Umut Zenar’la gerçekleştirdiği röportajın tamamı şu şekilde:
“Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefiyle uyumlu olarak yaptığınız çalışmalarla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Biz sürdürülebilirliğe bakışımızı temel olarak üç ana unsur etrafında şekillendiriyoruz.
İlk olarak biz bir Sabancı Topluluğu şirketiyiz. Bu şu yüzden önemli; Sürdürülebilirlik aslında Sabancı’nın Topluluk Vaadi’nin merkezinde. “Sürdürülebilir bir yaşam için, öncü girişimlerle, Türkiye ile dünyayı birleştirmek” demek aslında tüm varlık amacınızın sürdürülebilir bir dünyaya hizmet etmesi demek. Dolayısıyla bizim Çimsa olarak sürdürülebilirliğe bakışımızın birinci unsuru bu.
İkinci olarak; biz çimento sektörünün gerçekliğinin farkındayız. Çimento ve yapı malzemeleri insanlığın gelişimi için kritik bir öneme sahip. Bugün beton, dünyada sudan sonra en çok kullanılan ikinci malzeme konumunda. Dolayısıyla farklı teknolojilerle kısmen ikame edilse de aslında yeri doldurulamaz bir malzemeden bahsediyoruz.
Üç; sürdürülebilirliği bir fırsat olarak görmek. Fırsat olarak görmek demek, ticari olarak bundan fayda sağlamak demek değil. Evet sürdürülebilirlikle ilgili, iklim acil durumu ile ilgili riskler gerçek; ama tüm bunların yanında sürdürülebilirlik bugün dünyada şekillenen yeni ekonominin de en temel unsuru. Dolayısıyla, biz sürdürülebilirliği sahiplenirken, bir yandan dünyaya karşı sorumluluğumuzu yerine getirirken bir yandan da aslında işimizi, sektörümüzü, insanlığı daha da ileri taşımanın hesaplarını yapıyoruz.
Tüm bunlar ışığında biz sadece ürettiklerimize değil, bunları nasıl ürettiğimize de odaklanıyoruz. Bir yandan ürün gamımızı griden yeşile dönüştürürken bir yandan da çevreye olan etkimizi minimize etmeye çalışıyoruz. Bunu da bilimi, teknolojiyi pusula kabul ederek yapıyoruz.
İştiraki olduğumuz Sabancı Holding’in 2050 yılında “Net Sıfır” olma taahhüdüne istinaden, sürdürülebilirlik stratejimiz kapsamında karbon emisyonlarının azaltılması hedeflerimizi ve yol haritamızı, dünyanın en saygın uluslararası standartlarından Bilim Temelli Hedefler Girişimi’ne (The Science Based Targets initiative) onaylattık. Hedefimiz 2021 baz yılı olarak 2033 yılına kadar, Kapsam 1 ve Kapsam 2 ürün emisyon yoğunluğunu yüzde 42,1 azaltmak. Bu yolda da kararlılıkla çalışıyoruz.
Sürdürülebilirlik hem Çimsa’nın ürün portföyünün hem de üretim teknolojilerinin merkezinde yer alıyor.
Örnek olarak, şirket bünyesinde alternatif yakıt kullanımımızı sürekli olarak yukarı çekiyoruz. Alternatif yakıt alanında yaklaşık 20 yıllık bir tecrübemiz var. Türkiye’de bu konuda lisans sahibi olan ilk fabrikalar, Sabancı Topluluğu fabrikalarıdır. Bugün Türkiye genelinde bu oran yüzde 12 seviyelerindedir. Çimsa olarak biz şu anda yüzde 30 seviyesine ulaştık. Şu anda yüzde 30 da bizlere yeterli gelmiyor. Bunu daha yukarılara çekebilmek için Ar-Ge çalışmalarımızla muazzam bir efor ortaya koyuyor ve düşük karbonlu katma değerli ürünlere odaklanıyoruz. Bu kapsamda, İspanya’daki Buñol tesisimizde hayata geçirdiğimiz hidrojen teknolojisi yatırımlarıyla birlikte, sadece bu tesis özelinde alternatif yakıt kullanımını yüzde 50’nin üzerine çıkardık. Önümüzdeki dönemde bu teknolojiyi Türkiye’deki tesislerimize de taşımak istiyoruz.
Bununla birlikte, özellikle emisyon yönetiminde en öncelikli konulardan biri klinker oranını düşürmek. Bu oranı 2020’den bu yana 10 puan düşürdük.
Diğer yandan tüm Çimsa tesislerinde yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık veriyoruz. Afyon tesisimizdeki güneş enerjisi santralı (GES) yatırımımızı 2023 yılında tamamlayarak devreye aldık. Aynı şekilde, geçtiğimiz aylarda Buñol fabrikamızda 4,2 milyon Euro yatırımla kurduğumuz GES’te enerji üretimimiz başladı. 11 bin adet güneş paneline sahip santralimiz, 14 futbol sahası büyüklüğünde ve 100 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor.
Şimdi sıra Eskişehir’de. Burada da çalışmalarımız devam ediyor. Burada kuracağımız santral, 14,2 MWp DC kurulu güce sahip olacak ve yıllık yaklaşık 19 milyon kWh elektrik enerjisi üretecek. Yatırım hayata geçtikten sonra fabrikamızın yıllık enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 14’ü yenilenebilir enerji kaynağı ile karşılanıyor olacak. 2025 yılı ilk çeyreği içerisinde Atık Isı yatırımımızın tamamlanması ve GES panellerimizin devreye alınması ile Eskişehir fabrikamız elektrik enerjisi ihtiyacının %40’ını kendi kaynaklarıyla karşılayabilir konuma gelecek.
Çimsa genelinde de, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik enerjisi kullanım oranımız 2023’te yüzde 54 olarak gerçekleşti. 2030 yılında bu oranı yüzde 80’in üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.
Türkiye’de Afyon ve Eskişehir fabrikalarımızın, ihtiyaç duydukları elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarıyla entegre şekilde üretileceği bir planlama yapıyoruz.
Bununla birlikte, sürdürülebilirlik konusu dünyada kurumların tek başlarına yapabileceği, başarabileceği bir konu değil.
Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilmemiz için tam bir iş ve güç birliği haline hareket etmemiz gerekiyor. Paydaşların buradaki vizyon birlikteliğini son derece önemsiyoruz.
Özellikle finans sektörünün buradaki yapıcı tutumu, sürdürülebilirliği bizim gibi insanlık ve dünya için fırsat olarak görmesi çok kıymetli. Çimsa olarak burada da iş birliklerine çok önem veriyoruz.
Bu kapsamda, bu yıl içerisinde Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile 25 Milyon Euro tutarındaki kredi anlaşması imzaladık. Bu anlaşma ile EBRD, Türkiye’de ilk kez bir çimento şirketine finansman kaynağı sağlamış oldu.
Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde de, Dünya Bankası Grubu’nun özel sektör kolu olan Uluslararası Finans Kurumu (IFC – International Finance Corporation) ile 70 milyon dolarlık yeşil kredi anlaşmasına imza attık.
Söz konusu kredileri, Türkiye’deki üretim merkezlerimizde hayata geçirdiğimiz sürdürülebilirlik projelerinin finansmanı için kullanacağız.
Diğer yandan, Çimsa’nın net ihracatçı bir şirket olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu iş birlikleri bizim Ocak 2026’da yürürlüğe girecek sınırda karbon vergisi uygulamasına adaptasyon süreçlerimize de çok büyük bir katkı sunacak. Dünyada beyaz çimentoda ikinci, CAC’da üçüncü en büyük oyuncu olarak, bu anlaşmaların katkısıyla, Avrupa’da önemli rekabet avantajı sağlayacağımıza inanıyoruz.
ABD’deki gri çimento öğütme tesisinizle ilgili durum nedir, ne zaman devreye alacaksınız ve size katkısı nasıl olacak?
ABD’deki ayak izimizi güçlendirmek bizim ‘yerelden küresele’ olarak tanımladığımız dönüşüm stratejisinin çok önemli bir ayağı.
Bu stratejinin önemli unsurlarından biri müşteriye ve pazara yakın olmak. Artık yeni dünya düzeninde, tedarik zinciri yönetimi ve müşteriyle birlikte inovasyon çok büyük önem kazandı. Bu iki alanda öne çıkabilmenizin anahtarı, müşteriye hiç olmadığınız kadar yakın olmak. Hem fiziksel olarak hem de iş kültürü olarak. Dolayısıyla ABD bizim için bu anlamda da kilit pazarlardan biri.
Burada hali hazırda bir beyaz çimento tesisimiz bulunuyor. Şimdi buna ek olarak, 82 milyon dolarlık bir gri çimento öğütme tesisi yatırımı gerçekleştiriyoruz. Burada da çalışmalarımız devam ediyor. Hedefimiz 2025 yılı son çeyreğinde bu tesisimizi devreye almak. Tesisin, yılda ortalama 600 bin ton öğütme kapasitesi olacak.
Bunol, Mannok anlaşmaları, ABD yatırımları derken küreselleşme çalışmalarınız nasıl gidiyor? Önünüzde yeni yatırım, yeni pazarlar ya da satın alma bulunuyor mu?
Aslında tüm bunlara baktığınızda, bu yatırımların geçmişi sadece 3 yıl. Yani biz Bunol satın almasını 2021 yılında tamamladık. ABD yatırımımızı 2022’de açıkladık. Ve son olarak geçtiğimiz günlerde Mannok’u bünyemize kattık. Bu 3 yatırımın toplam bedeli yaklaşık 600 milyon dolara denk geliyor. Ama burada bu yatırım büyüklüğünden daha önemli olan konu, bu yatırımlarla birlikte Çimsa’nın artık lokal bir çimento ihracatçısından, küresel bir yapı malzemeleri oyuncusuna dönüşmesi. Bugün ABD’de yaklaşık yüzde 20 pazar payımız var. İspanya’da ise pazar lideriyiz. Dünyada beyaz çimentoda ikinci, CAC’da üçüncü en büyük oyuncuyuz. Bunlar Türk yapı malzemeleri sektörü ve Türk sanayisi için çok gurur verici.
Tabii küreselliği sadece üretim tesisleriyle de sınırlandırmıyoruz. 2023 yılında, Münih’te, Avrupa’nın inovasyon ve sanayi-akademi konusunda en başarılı üniversitelerinden Münih Teknik Üniversitesi’nin içerisinde Sabancı Teknoloji Merkezi’ni hizmete açtık. Burada da bir yandan Avrupa pazarı için özel ürünler geliştiriyoruz, bir yandan da pazardaki müşterilerle ilişkilerimizi derinleştiriyoruz. Mersin’de ürettiğimiz CAC gibi ürünlerimizi, buradaki bağlantılar üzerinden yeni pazarlara açıyoruz.
Dolayısıyla küreselleşme, artık Çimsa için sadece bir büyüme stratejisi olmayacak, Çimsa’nın iş kültürünün merkezinde yer alacak. Bu iş kültürünü güçlendirme konusunda kararlıyız. Bize uluslararası ölçekte fayda sağlayacak, bizim yapı malzemelerindeki vizyonumuza katkı sunacak, portföyümüzün griden yeşile dönüşümüne destek verecek her türlü organik ve inorganik büyüme fırsatlarını yakından değerlendiriyoruz.
3 kıtada üretim tesisleriniz bulunuyor. Bu coğrafyalarda ve elbette ülkemizde doğa dostu ürünler bakımından gelinen noktayı aktarabilir misiniz? Üretiminizin ne kadarı bu ürünlerden oluşuyor, hedefiniz nedir?
Ürün portföyümüzün griden yeşile geçişini sağlamak bizim en büyük önceliklerimizden biri. Var olan ürünlerimizin karbon ayak izini azaltmak ve düşük karbonlu inovatif yeni ürünler tasarlamak için çok ciddi Ar-Ge faaliyetleri yürütüyoruz. Burada Mersin’deki Ar-Ge merkezimiz Formülhane ve Münih’teki Sabancı Teknoloji Merkezi çok ciddi bir sinerji içerisinde çalışıyor. Mesela, Formülhane’de Çimsa olarak geliştirdiğimiz formülle, beyaz çimentodaki tecrübemizi 3D teknolojisiyle birleştirerek sadece 48 saat içerisinde, güneş panelleri ile kendi enerjisini üretebilen, kişiye göre özelleştirilen, sürdürülebilir yapılar inşa edebiliyor, hızlı konut ihtiyacına çözüm sunuyoruz. Diğer yandan geçtiğimiz yıl pazara sunduğumuz ve geleneksel betonun sınırlarını zorlayarak daha dayanıklı, hızlı, çevre dostu ve sürdürülebilir bir alternatif getiren yeni nesil ürünümüz Flycrete ile hızlı çözümler sağlıyoruz. Özellikle havaalanı pistlerinin onarımında birkaç saat gibi kısa bir sürede pistlerin açılmasına ve uçak trafiğine hazır hale gelmesine imkan tanıyan Flycrete, yüksek dayanıklılığıyla dikkat çekiyor. Ayrıca Flycrete tasarımında kullanılan özel çimentolar, üretim aşamasında daha az enerji ve kaynak ile üretiliyor. Böylece çevre üzerindeki olumsuz etkiler de minimize ediliyor.
Aynı şekilde, ürün portföyümüzün emisyon yoğunluğunun azaltılmasında bir köprü görevi gören kalsiyum alüminat çimentoda (CAC), Mersin’deki ilave yatırımımızın katkısıyla Çimsa’nın CAC klinkeri üretim kapasitesini ikiye katladık. Bunun sonucunda CAC pazarında dünyanın en büyük üçüncü oyuncusu konumuna geldik. Mersin’deki CAC yatırımımız ilave olarak geçtiğimiz günlerde Mersin CAC Tesisi kapasite arttırımı için yatırım planlarımızı açıkladık. Hedefimiz burada ikinci sıraya yükselmek.
Şimdi Mannok satın almamızla birlikte; çimentonun yanı sıra çimento bazlı (kiremit, prekast, beton gibi) ürünler ile yalıtım malzemeleri ve geri dönüştürülmüş plastik ambalaj gibi yeni ürün gamlarını portföyümüze ekledik. Bu portföy dönüşümü bize farklı coğrafyalarda yeni bağlantılar sağlarken, Çimsa’nın küresel bir yapı malzemeleri oyuncusuna dönüşümünü de kuvvetlendiriyor.
2024 beklentilerinizi ne ölçüde yakaladınız, ciro ya da diğer bilanço kalemleriyle ilgili yıl sonu beklentileriniz nedir?
Enflasyon muhasebesine uyarlanmış ilk 9 aylık finansal sonuçlarımızı geçtiğimiz günlerde açıkladık. Buna göre 9 aylık ciromuz 18,5 milyar TL’ye ulaştı. Net kârımızı da geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre % 74 artışla 3,3 milyar TL’ye çıkardık. Dolayısıyla yatırımcılarımıza değer yaratmayı sürdürüyoruz. Çimsa’nın ilk 9 aylık finansal sonuçları özellikle son 3 yıldır kararlılıkla devam ettiğimiz yatırım sürecinin çok önemli bir sonucu. Bu yolda da devam etmek istiyoruz.
2025 için hedeflerinizi, projelerinizi paylaşabilir misiniz?
Çimsa’da yaklaşık 3 yıldır devam ettirdiğimiz bir dönüşüm süreci var. Bu üç ayaklı dönüşümü “Çimentodan Yapı Malzemelerine, Griden Yeşile, Yerelden Küresele” olarak tanımlıyoruz. İlk etapta bu dönüşüm stratejisini kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Hayata geçirdiğimiz tüm yatırımlara rağmen, bilanço kalitemizden ödün vermeden yola devam ediyoruz.
Önümüzdeki dönemde de Çimsa’ya coğrafi çeşitlilik ve ürün çeşitliliği sağlayacak stratejik yatırımların takipçisi olacağız. Güçlü bilanço yapımız, kârlı büyüme hamleleri yapmamıza olanak sağlıyor ve önümüzdeki dönemde yapacağımız yeni yatırımlar ve büyüme hamleleri için de önümüzü açıyor.
Mannok satın almamız geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Şimdi burada da operasyonel verimlilik anlamında ciddi çalışmalarımız olacak. Çimsa farkını Mannok’a da taşıyacağız. Biz 2021’de Bunol’ü aldıktan sonra, bu tesisteki kârlılığı 7 katına çıkardık. Bu bizim sektörümüz için müthiş bir oran. Bunda teknoloji kullanımı, verimlilik, bizim kattığımız dinamizm; hepsi önemli birer unsur. İrlanda ve Birleşik Krallık coğrafyasında bize çok büyük güç katacak. 2023 yıl sonu itibarıyla toplam gelirlerimiz içerisinde döviz gelirlerinin payı yaklaşık yüzde 60 seviyesindeydi. Mannok satın almamızla birlikte, bu oranı yüzde 70’in üzerine taşımış olduk. Tüm bunları pekiştirmeye devam edeceğiz. Dünyada müşteri tabanını genişleten, küresel düşünen, müşteriye fiziken ve fikren yakın duran, hissedarlarına değer yaratmayı önceliklendiren bir Çimsa yaratıyoruz. Bu yolda da devam edeceğiz.”