Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Dezenflasyon, Dengeli Büyüme ve Yapısal Reform Gündemimizi Paylaşacağız”
Türkiye ekonomisinin ve finans piyasalarının kaderini önümüzdeki üç yıl boyunca şekillendirecek olan en önemli belge, Orta Vadeli Program (OVP), yarın sabah saat 09:00’da kamuoyuna açıklanacak. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı duyuruda, 2026-2028 dönemini kapsayacak olan yeni OVP ile hükümetin ekonomik politikalardaki 3 yıllık yol haritasını ortaya koyacaklarını belirtti.
Bu açıklama, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların, ekonomi yönetiminin önceliklerini, hedeflerini ve programına olan bağlılığını görmek için aylardır beklediği en önemli gelişme olarak kabul ediliyor.
OVP’nin Odağında Ne Olacak?
Cevdet Yılmaz, “katılımcı bir anlayışla” hazırlandığını vurguladığı yeni OVP’nin ana odak noktalarını ve içeriğini şu başlıklarla özetledi:
-
Makroekonomik Hedeflerin Güncellenmesi: 2025 yılı dahil olmak üzere, büyüme, enflasyon, işsizlik, cari denge gibi temel göstergeler, küresel ve yerel gelişmeler ışığında güncellenecek.
-
Bütçe Büyüklükleri: 2026-2028 dönemi için temel bütçe hedefleri ve mali disiplin çerçevesi ortaya konacak.
-
Yapısal Reform Gündemi: Ekonominin verimliliğini ve rekabet gücünü artıracak yapısal reform adımları paylaşılacak.
-
Ana Politika Çerçevesi: Odağında dezenflasyonu sürdürme, dengeli büyüme, kalıcı sosyal refah ve deprem bölgesinin yeniden imarı olan ana politika çerçevesinin korunacağı ve güçlendirileceği vurgulandı.
Yılmaz, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü siyasi sahiplenmesi ve milletimizin desteğiyle, belirlediğimiz hedeflere kararlılıkla ilerleyeceğiz,” diyerek programın arkasındaki siyasi iradenin altını çizdi.
Finans Hattı Yorum:
Yarın açıklanacak olan OVP, sadece bir rakamlar tablosu değil, Türkiye ekonomisinin geleceğine dair bir “güven belgesi” ve bir “taahhütname” niteliği taşıyor. Piyasalar, bu belgenin satır aralarını son derece dikkatli bir şekilde okuyacak ve gelecekteki yatırım kararlarını buna göre şekillendirecektir.
1. Piyasaların “Turnusol Kağıdı”: Gerçekçilik ve Tutarlılık
Piyasaların OVP’yi değerlendirirken bakacağı en temel iki kriter gerçekçilik ve tutarlılık olacaktır.
-
Gerçekçi Hedefler: Özellikle enflasyon ve büyüme hedeflerinin, popülist ve ulaşılması zor rakamlar yerine, piyasa gerçekleriyle ve uluslararası kuruluşların tahminleriyle uyumlu olması, programın kredibilitesi için hayati önem taşıyor.
-
Tutarlı Politikalar: Açıklanan hedeflere ulaşmak için ortaya konacak olan para ve maliye politikalarının birbiriyle tutarlı olması ve dezenflasyon hedefini desteklemesi gerekecek. Örneğin, düşük bir enflasyon hedeflenirken, aşırı yüksek bir büyüme hedefi konulması bir tutarsızlık olarak algılanabilir.
2. En Kritik Başlık: “Yapısal Reformlar”
Türkiye ekonomisinin uzun vadeli potansiyelini artırmak ve yabancı sermayeyi kalıcı olarak çekebilmek için en çok ihtiyaç duyduğu şey yapısal reformlardır. Piyasalar, OVP’de “yapacağız, edeceğiz” gibi genel ifadelerden ziyade, somut, takvime bağlanmış ve hangi kurumun sorumlu olduğunun belli olduğu bir yapısal reform ajandası görmek isteyecektir. Vergi reformu, işgücü piyasası reformu, bürokrasinin azaltılması gibi başlıklar bu anlamda öne çıkacaktır.
3. Borsa İstanbul ve TL Varlıklar İçin Bir “Çıpa” Olacak
Kredibilitesi yüksek, gerçekçi ve reform odaklı bir OVP, TL varlıklar için yeni ve güçlü bir pozitif hikaye yaratma potansiyeli taşır.
-
Öngörülebilirliği artırır, belirsizliği azaltır. Bu, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların güvenini artırır.
-
Türkiye’nin kredi risk primini (CDS) düşürebilir ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından not artışı gelmesinin önünü açabilir.
-
Borsa İstanbul’a ve devlet tahvillerine yönelik yabancı sermaye akışını hızlandırabilir.
Tersi durumda, piyasaları tatmin etmeyen, gerçekçilikten uzak hedefler içeren bir OVP ise, son aylarda ekonomi yönetimine karşı oluşan pozitif algıyı zedeleyerek piyasalarda bir hayal kırıklığı ve satış dalgası yaratma riski taşır. Yarın saat 09:00’da yapılacak açıklama, bu nedenle sadece bir sunum değil, Türkiye ekonomisinin orta vadeli kaderinin çizileceği kritik bir an olacaktır.