Başbakan Bayrou Güvenoyu Alamadı, Gözler Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch’in Cuma Günkü Kararında
Avrupa’nın ikinci en büyük ekonomisi Fransa, son bir yıl içinde ikinci kez hükümetin düşmesiyle derin bir siyasi ve mali krize sürüklendi. Başbakan François Bayrou, tepki çeken ve 44 milyar Euro’luk kesintileri içeren 2026 bütçe planı için istediği güvenoyunu meclisten alamayarak istifasını sundu. Bu gelişme, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un son genel seçimlerden bu yana kurduğu ikinci kabinenin de düşmesi anlamına gelirken, ülkedeki “yönetememe krizini” ve siyasi felci gözler önüne serdi.
577 sandalyeli Ulusal Meclis’te, aşırı sağ ve aşırı sol partilerin birleşerek verdiği güvensizlik önergesi, 364 oyla kabul edildi.
Dokuz aydan kısa bir süredir görevde olan Bayrou’nun düşüşü, yatırımcıların Fransa’nın GSYH’sinin %114‘üne ulaşan devasa kamu borcunu ve %5,8‘lik bütçe açığını kontrol altına alma iradesine dair şüphelerini zirveye taşıdı.
“Gerçeği Silemezsiniz”
İstifasından hemen önce meclise seslenen Bayrou, Fransa’nın mali durumunu “sessiz, yeraltı, görünmez ve dayanılmaz bir kanama” olarak nitelendirerek, “Hükümeti devirme gücünüz var, ancak gerçeği silme gücünüz yok,” diyerek muhalefeti sorumsuzlukla suçladı.
Siyasi Kutuplaşma Ekonomiyi Kilitledi
Krizin temelinde, Ulusal Meclis’teki üç kutuplu (tripolarizasyon) yapı yatıyor. Macron’un merkezci bloğunun 210, solcu ittifakın 192 ve aşırı sağcı Ulusal Birlik’in 138 sandalyeye sahip olduğu bu parçalanmış yapı, bütçe gibi temel konularda bile bir uzlaşıyı imkansız hale getiriyor.
Piyasalar Alarmda: Fransa’nın Risk Primi Artıyor
Bu siyasi kaosun finansal piyasalardaki yansıması ise son derece sert oldu.
-
Fransa’nın borçlanma maliyetleri, son yıllarda ilk kez Yunanistan’ı aşarak, Euro Bölgesi’nin en riskli ekonomilerinden biri olarak görülen İtalya’nın seviyelerine ulaştı.
-
Piyasalar şimdi, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings‘in Cuma günü Fransa’nın kredi notuna ilişkin yapacağı değerlendirmeye kilitlenmiş durumda. Not indirimi gelmesi, piyasalardaki satış baskısını daha da artırabilir.
Finans Hattı Yorum:
Fransa’da yaşananlar, sadece bir hükümet krizi değil, aynı zamanda Avrupa’nın temel direklerinden birinin sarsıldığı, tüm Euro Bölgesi için “bulaşma riski” (contagion risk) taşıyan, son derece tehlikeli bir gelişmedir.
1. “Yönetilemeyen Demokrasi” Sendromu: Fransa, siyasi kutuplaşmanın ve parçalanmış bir meclis yapısının, bir ülkenin en temel fonksiyonu olan “bütçe yapma” yeteneğini bile nasıl kilitleyebileceğinin en acı örneğini yaşıyor. Bu “yönetememe krizi”, ülkenin ekonomik reform yapma ve mali disiplini sağlama kapasitesine olan inancı temelden sarsmaktadır.
2. Piyasaların Sabrı Tükendi: “Fransa Primi” Geri Döndü
Yıllardır piyasalar, Fransa’yı Almanya ile birlikte Euro Bölgesi’nin “güvenli limanı” olarak görüyordu. Ancak bu siyasi felç, piyasaların sabrını taşırmış durumda. Fransa’nın borçlanma maliyetlerinin İtalya seviyelerine gelmesi, yatırımcıların artık Fransa’yı da “riskli” bir ülke olarak fiyatlamaya başladığını gösteriyor. Bu yeni “Fransa risk primi”, hem devletin hem de Fransız şirketlerinin borçlanma maliyetlerini artırarak ekonomi üzerinde ek bir yük yaratacaktır.
3. Gözler Fitch’te: Not İndirimi Kapıda mı?
Cuma günü Fitch’ten gelecek olan karar, bu krizi bir sonraki aşamaya taşıyabilir. Fitch’in, siyasi istikrarsızlığı ve artan mali riskleri gerekçe göstererek Fransa’nın kredi notunu düşürmesi veya en azından görünümünü “negatife” çevirmesi, kuvvetle muhtemel bir senaryodur. Böyle bir adım, Fransız varlıklarında (hisse senetleri, tahviller) yeni bir satış dalgasını tetikleyebilir ve Euro üzerinde de baskı yaratabilir.
4. Macron’un İki Kötü Seçeneği: Cumhurbaşkanı Macron’un önünde artık iki kötü seçenek var:
* Teknokrat Hükümeti: Piyasaları sakinleştirmek için partiler üstü bir teknokrat hükümeti kurmayı denemek. Ancak bu, siyasi meşruiyet sorununu çözmez.
* Erken Seçim: En riskli seçenek. Erken seçime gitmek, daha da parçalanmış bir meclis veya aşırı sağın zaferiyle sonuçlanabilir ki bu, piyasalar için en kötü senaryodur.
Sonuç olarak, Fransa siyasi bir uçurumun kenarında ve finansal piyasalar da bu tehlikeli dansı endişeyle izliyor. 8 Eylül sonrası atılacak adımlar, sadece Fransa’nın değil, tüm Avrupa’nın ekonomik kaderini etkileme potansiyeli taşıyor.