Halkın Yüzde 63’ü Erken Seçim İstiyor, Bütçe Kesintileri Muhalefeti Birleştirdi
Avrupa’nın ikinci en büyük ekonomisi olan Fransa’da siyasi sular ısınıyor ve bu durum finansal piyasalarda somut bir satış baskısı yaratıyor. Başbakan Francois Bayrou’nun azınlık hükümetinin, 8 Eylül’de yapılacak kritik güven oylamasını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalması, Fransız hisse senetleri ve tahvillerinde bu hafta düşüşlere neden oldu. Siyasi belirsizliği körükleyen bir diğer gelişme ise, Ifop tarafından yapılan bir anketin, Fransız halkının %63 gibi ezici bir çoğunluğunun parlamentonun feshedilerek erken seçime gidilmesini istediğini ortaya koyması oldu.
Siyasi krizin fitilini, Başbakan Bayrou’nun açıkladığı kapsamlı bütçe kesintisi planları ateşledi. Bu planlara karşı çıkan üç ana muhalefet partisi, 8 Eylül’deki güven oylamasında hükümete destek vermeyeceklerini net bir şekilde açıkladı. Bu durum, Bayrou hükümetinin meclis çoğunluğunu kaybederek düşme ihtimalini oldukça artırdı.
Parlamentoyu feshetme yetkisi Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un elinde bulunsa da, anketler halkın bu konuda Macron’a pek güvenmediğini gösteriyor; katılımcıların %51’i Macron’un erken seçim kararı almayacağını düşünüyor. Bayrou’nun güven oylamasını kaybetmesi durumunda, Macron’un önünde iki ana seçenek bulunuyor: Parlamentoyu feshederek ülkeyi erken seçime götürmek ya da yeni bir hükümet kurması için başka bir ismi görevlendirmek.
Finans Hattı Yorum:
Fransa’da yaşanan bu siyasi kriz, sadece bir iç politika meselesi değil, aynı zamanda Euro Bölgesi’nin istikrarını ve küresel yatırımcı algısını doğrudan etkileyen önemli bir finansal olaydır. Bu sürecin piyasalar için tercümesi şudur:
1. Belirsizlik Piyasaların Düşmanıdır: Finansal piyasaların en sevmediği şey belirsizliktir. Bir ülkenin hükümetinin düşme ihtimali, o ülkenin ekonomik politikalarının geleceği hakkında büyük bir soru işareti yaratır. Bu hafta Fransız hisse senedi endeksi CAC 40’taki düşüş ve Fransız devlet tahvili (OAT) faizlerindeki yükseliş, yatırımcıların bu belirsizlik için daha yüksek bir “risk primi” talep ettiğini gösteriyor. Yatırımcılar, risk arttıkça Fransız varlıklarını satarak daha güvenli limanlara yöneliyor.
2. Reformların Geleceği Tehlikede: Krizin temelindeki “bütçe kesintileri”, aslında Fransa’nın kamu maliyesini disipline etmesi ve borçluluğunu kontrol altına alması için kritik öneme sahip reformlardır. Eğer bu hükümet düşerse, bu reformların rafa kalkma veya en azından ciddi şekilde gecikme riski ortaya çıkar. Bu durum, Fransa’nın kredi notu üzerinde baskı yaratabilir ve borçlanma maliyetlerini daha da artırabilir.
3. Macron’un Stratejik İkilemi: Cumhurbaşkanı Macron zor bir karar aşamasında.
Erken Seçim Riski: Erken seçime gitmek, mevcut siyasi atmosferde büyük bir kumardır. Sonuç, daha da parçalanmış bir meclis veya popülist sağ ya da solun zaferi olabilir, bu da piyasalar için daha büyük bir belirsizlik anlamına gelir.
Yeni Hükümet Kurma Zorluğu: Mevcut meclis aritmetiğiyle, bütçe kesintilerini uygulayabilecek istikrarlı bir çoğunluk hükümeti kurmak neredeyse imkansız görünüyor. Bu da “yönetememe krizinin” devam etmesi demektir.
4. Euro Bölgesi İçin “Bulaşma Riski” (Contagion Risk): Fransa, İtalya veya Yunanistan gibi bir çevre ülkesi değil, Almanya ile birlikte Euro Bölgesi’nin çekirdeğidir. Fransa’daki ciddi bir siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, tüm Euro Bölgesi’ne yönelik yatırımcı güvenini sarsabilir ve Euro üzerinde aşağı yönlü bir baskı yaratabilir. Bu nedenle, önümüzdeki hafta yapılacak güven oylaması sadece Fransa için değil, tüm Avrupa piyasaları için kritik bir dönemeç olacaktır.