Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ekonomisinin 2024 yılında %3 ve 2025’te %2,7 oranında büyümesini öngörüyor.
Orta vadede ise büyümenin %4’e toparlanması bekleniyor. IMF, Türkiye ile gerçekleştirdiği Madde IV istişaresi sonucunda yaptığı açıklamada, Türkiye’de geçtiğimiz yıl uygulamaya koyulan sıkı ekonomik politikaların, ekonomik dengesizlikleri azalttığını ve piyasa güvenini artırdığını belirtti.
Ekonomide Politika Değişimi ve Sıkılaşma
IMF’ye göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) reel politika oranını pozitif bölgeye getirirken, hükümetin vergi ve harcama önlemleri mali disiplini sağlamada etkili oldu. Ekonomideki politika dönüşümünün iç talebi baskıladığı ve manşet enflasyonu aşağı çektiği belirtilirken, bu durum yerli ve yabancı yatırımcıların lira cinsinden varlıklara yönelmesini sağladı.
Enflasyonun Düşmesi Bekleniyor
IMF, enflasyonun 2024 yılı sonunda %43’e ve 2025’te %24’e düşmesini bekliyor. Bu düşüş, daraltıcı reel politika oranları, ılımlı ücret artışları ve daha sıkı mali politikaların etkisiyle gerçekleşecek. Büyümenin ise 2024 yılında %3’e, 2025’te %2,7’ye düşmesi öngörülüyor. Enflasyondaki düşüşle birlikte, cari açığın GSYH’nın %2’sine gerilemesi ve rezervlerin IMF yeterlilik ölçütüne yaklaşması bekleniyor.
Riskler ve Zorluklar
IMF, Türkiye ekonomisi için aşağı yönlü risklere dikkat çekti. Bu riskler arasında daha güçlü ücret ve fiyat artışları, sermaye akışlarının tersine dönmesi, küresel enerji fiyatlarının artışı ve jeopolitik gerginlikler yer alıyor. Ayrıca, enflasyonla mücadeleye yönelik kademeli yaklaşımın, risklerin ortaya çıkma sürecini uzatabileceği vurgulandı.
Yönetim Kurulu’nun Değerlendirmesi
IMF Yönetim Kurulu, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesini desteklemek için daha sıkı mali ve parasal politikalara ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Yönetim, enflasyon beklentilerini sabitlemek ve makroekonomik istikrarı sağlamak için koordineli mali, parasal ve gelir politikaları çağrısında bulundu. Ayrıca, kamu borcunun sürdürülebilir seviyelerde tutulmasına ve finansal istikrarın korunmasına dikkat çekildi.
Yönetim Kurulu, Türkiye’nin Basel III standartlarıyla uyumlu denetim ve düzenleyici çerçeveyi güçlendirmesini ve AML/CFT çerçevesinde yapılan iyileştirmelerin sürdürülmesini tavsiye etti.