İşçi Partisi Hükümeti İlk Büyük Krizini Yaşıyor, Gözler Başbakan Starmer’ın Liderliğinde
İngiltere’de, henüz birkaç ay önce iktidara gelen İşçi Partisi hükümeti, ilk büyük siyasi kriziyle sarsıldı. Başbakan Yardımcısı ve Konut Bakanı Angela Rayner, bir mülk satışı sırasında ödemesi gereken damga vergisini eksik ödediğini itiraf etmesinin ardından gelen yoğun kamuoyu ve siyasi baskıya dayanamayarak tüm görevlerinden istifa etti. Bu istifa, Başbakan Keir Starmer’ın liderliğini ve hükümetin “etik standartlar” konusundaki duruşunu sorgulatan önemli bir gelişme oldu.
Rayner, Hove’daki 800 bin sterlinlik dairesinin satışı sırasında vergi konusunda bir “hata” yaptığını ve “en yüksek standartları karşılamadığını” kabul etti. Başbakan Starmer’a yazdığı istifa mektubunda Rayner, “Konut Bakanı olarak görevim ve karmaşık ailevi durumlarım göz önüne alındığında, ek vergi danışmanlığı almama kararımı derinden pişmanlıkla karşılıyorum. Bu hatanın tüm sorumluluğunu kabul ediyorum,” ifadelerini kullandı.
Rayner, hükümetteki görevlerinin yanı sıra, parti üyeleri tarafından seçildiği ve kendisine siyasi bir güç merkezi sağlayan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevinden de ayrıldığını açıkladı.
Başbakan’dan “Acı Verici Ama Doğru Karar” Mesajı, Muhalefet “Zayıflık” Dedi
Başbakan Keir Starmer, istifanın ardından yaptığı açıklamada, Rayner’in “acı verici ama doğru bir karar” verdiğine inandığını belirterek, “Kişisel olarak seni hükümetten kaybetmekten dolayı çok üzgünüm,” dedi.
Ana muhalefetteki Muhafazakâr Parti’nin lideri Kemi Badenoch ise, Starmer’ı zayıflıkla suçlayarak, “Angela Rayner sonunda gitti. Ama bu sadece Keir Starmer’ın 3 gün önce görevden alamadığı zayıflığı yüzünden,” yorumunu yaptı.
Finans Hattı Yorum:
İngiltere’de bir Başbakan Yardımcısı’nın istifası, sadece bir siyasi skandal değil, aynı zamanda ülkenin siyasi istikrarı, hükümetin kredibilitesi ve dolayısıyla finansal piyasalar üzerindeki algıyı da etkileyen önemli bir olaydır.
1. “Hesap Verebilirlik” ve “Etik Standartlar”: Batı Siyasetinin Kırmızı Çizgisi
Bu olayın temelinde, Batı demokrasilerindeki “hesap verebilirlik” kültürü yatmaktadır. Bir siyasetçinin, özellikle de vergi gibi kamu vicdanında hassas bir konuda, bir “hata” yapması ve bunu kabul etmesi, genellikle istifayı kaçınılmaz hale getirir. Bu, siyasi sistemin kendi kendini temizleme mekanizmasının işlediğini gösterir. Ancak bu durum, aynı zamanda yeni hükümetin “temiz siyaset” vaadi üzerinde de bir gölge düşürmüştür.
2. Hükümetin Kredibilitesine Darbe: Bu istifa, İşçi Partisi hükümetinin ilk büyük “yara”sıdır. Özellikle Konut Bakanı’nın bir konut vergisi konusunda hata yapması, sembolik olarak oldukça olumsuz bir görüntü çizmektedir. Bu, hükümetin politikalarını uygulama kapasitesi ve yetkinliği konusunda piyasalarda ve kamuoyunda bir soru işareti yaratabilir.
3. Piyasa Etkisi: Sterlin ve FTSE İçin Kısa Vadeli Belirsizlik
Bu tür bir siyasi istikrarsızlık, finansal piyasalar tarafından genellikle negatif fiyatlanır.
-
İngiliz Sterlini (GBP): Hükümetin geleceğine yönelik artan belirsizlik, İngiliz sterlini üzerinde kısa vadeli bir baskı yaratabilir. Yatırımcılar, siyasi istikrarı sorguladıklarında o ülkenin para biriminden uzaklaşma eğiliminde olurlar.
-
İngiliz Borsası (FTSE 100): Benzer şekilde, siyasi belirsizlik kurumsal güveni ve yatırım iştahını olumsuz etkileyebilir. Bu durum, FTSE 100 endeksinde kısa vadeli bir satış dalgasına neden olabilir.
Piyasanın tepkisinin boyutu, Başbakan Starmer’ın bu krizi ne kadar hızlı ve etkin bir şekilde yöneteceği, Rayner’ın yerine kimin atanacağı ve hükümetin yeniden istikrarı sağlayıp sağlayamayacağına bağlı olacaktır.
4. Başbakan Starmer İçin Liderlik Testi: Muhalefetin de vurguladığı gibi, bu olay Başbakan Starmer için ciddi bir liderlik testidir. Krizi yönetmedeki kararlılığı veya tereddütü, onun gelecekteki siyasi kariyerini ve İşçi Partisi’nin iktidardaki ömrünü doğrudan etkileyebilir. Piyasalar, Starmer’ın hükümet üzerinde tam bir otorite kurup kuramadığını görmek için bundan sonraki adımlarını dikkatle izleyecektir.