Rusya ve Çin, Küresel Güney’i Birleştirerek “Daha Adil” Bir Dünya Düzeni Kurmayı Hedefliyor
ABD’nin hem Rusya’ya hem de Çin’e yönelik artan ekonomik baskısının ortasında, Pekin’den Moskova’ya bugüne kadarki en güçlü destek mesajlarından biri geldi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (Xi Jinping), Rusya parlamentosu başkanıyla yaptığı görüşmede, iki ülkenin güvenlik ve kalkınma çıkarlarını “müştereken koruması” ve daha “adil” bir uluslararası düzen inşa etme çabalarını artırması gerektiğini vurguladı. Bu açıklama, iki süper gücün Batı liderliğindeki mevcut dünya düzenine karşı stratejik bir ittifak içinde hareket etme kararlılığını ortaya koydu.
Bu “ortak cephe” çağrısı, son derece kritik bir zamanlamayla geldi:
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’da barış sağlanamaması durumunda Rusya’ya “büyük” ekonomik yaptırımlar uygulama tehdidinde bulunuyor.
Trump ayrıca, stratejik öneme sahip nadir toprak mıknatıslarını sağlamaması halinde Çin’e %200’lük gümrük vergisi getirebileceğini belirtti.
Hindistan da, Rus petrolü alımları nedeniyle Çarşamba gününden itibaren ABD’den %25 ek tarife ile karşı karşıya kalacak.
Bu baskı ortamında gerçekleşen görüşmede Şi, Rus mevkidaşına, Rusya ve Çin’in “Küresel Güney” olarak adlandırılan gelişmekte olan ülkeleri “birleştirmesi” gerektiğini söyledi.
Bu diplomatik yakınlaşma, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu hafta sonu Çin’de “Küresel Güney” liderleriyle katılacağı güvenlik forumu ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonunu anacak askeri geçit töreninde “ana onur konuğu” olarak yer almasından hemen önce gerçekleşti.
Finans Hattı Yorum:
Şi Cinping’in açıklamaları, küresel jeopolitik sahnede yeni bir “Soğuk Savaş 2.0” dinamiğinin derinleştiğini gösteren son derece önemli bir adımdır. Bu, finansal piyasalar için “iki kutuplu bir dünya” senaryosunun giderek daha fazla fiyatlanması gerektiği anlamına gelir.
1. “Karşı İttifak” Resmen İlan Edildi: Şi’nin “müştereken koruma” ve “daha adil bir düzen inşa etme” çağrısı, ABD ve Batı hegemonyasına karşı oluşturulan Çin-Rusya ekseninin artık sadece ekonomik değil, aynı zamanda güvenlik ve ideolojik bir ittifak olduğunu ilan etmektedir. Bu, küresel politikada “biz ve onlar” ayrımını keskinleştiren bir adımdır.
2. “Küresel Güney” Yeni Savaş Alanı: Batı’nın G7 gibi platformlarına karşı, Çin ve Rusya şimdi “Küresel Güney” kartını oynuyor. Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve diğer gelişmekte olan ülkeleri kendi yanlarına çekerek, Batı’nın ekonomik ve siyasi etkisini dengelemeyi amaçlıyorlar. ABD’nin Hindistan’a tarife uygulaması gibi adımları, bu ülkeleri Çin-Rusya eksenine daha da yaklaştırabilecek bir “stratejik hata” olarak görülebilir.
3. Piyasalar İçin Anlamı: Ayrışma ve Volatilite Artacak
Bu jeopolitik fay hattının derinleşmesi, küresel piyasalarda birkaç temel trendi güçlendirecektir:
Tedarik Zincirlerinin Parçalanması: Şirketler artık “Çin+1” veya “Batı bloğu” stratejilerini daha da hızlandıracak. Bu, uzun vadede küresel ticarette verimsizlik ve maliyet artışı anlamına gelir.
Emtia Piyasalarında Volatilite: Rusya (enerji, tahıl) ve Çin’in (nadir topraklar, endüstriyel metaller) kilit emtialardaki hakimiyeti, bu kaynakların jeopolitik bir silah olarak kullanılma riskini artırır. Bu durum, emtia fiyatlarında ani ve sert dalgalanmalara neden olabilir.
Para Birimleri ve Sermaye Akışları: Dünya, biri dolara diğeri ise potansiyel olarak yuan’a dayalı iki finansal bloka doğru bölünebilir. Bu, uluslararası sermaye akışlarında ve döviz piyasalarında yeni dinamikler yaratacaktır. Doların “petro-dolar” statüsü, bu yeni düzende en büyük sınavını verebilir.
Sonuç olarak, Şi’nin açıklamaları, yatırımcıların portföylerinde jeopolitik riski artık bir “kuyruk riski” (tail risk) olarak değil, ana senaryonun bir parçası olarak yönetmeleri gerektiğini bir kez daha teyit etmektedir.