Başkan: “Konut Piyasasında Büyük Bir Canlanma Olur”, “Çok Geç Kaldınız” Mesajı
ABD Başkanı Donald Trump, Federal Rezerv (Fed) üzerindeki sözlü baskısını bir üst seviyeye taşıyarak, merkez bankasına faiz oranlarını “derhal ve beklenenden daha büyük miktarlarda” düşürmesi için açık bir çağrıda bulundu. Kendi sosyal medya platformu TruthSocial üzerinden yaptığı paylaşımda Trump, böyle agresif bir faiz indiriminin, son dönemde yüksek mortgage oranları nedeniyle durma noktasına gelen konut piyasasında büyük bir canlanma yaratacağını savundu.
Başkan’ın “Çok geç” başlığıyla yaptığı bu sert çıkış, Fed’in mevcut sıkı para politikasının konut kredileri, inşaat sektörü ve genel ekonomik aktivite üzerinde yarattığı baskıya yönelik artan sabırsızlığını ve eleştirisini bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu çağrı, Fed’in gelecek haftaki kritik para politikası toplantısı öncesinde, bankanın bağımsızlığına yönelik siyasi baskıyı daha da artırdı.
Finans Hattı Yorum:
Başkan Trump’ın bu son “faizleri indirin” çağrısı, sadece bir ekonomik tavsiye değil, aynı zamanda hem iç siyasi hedefleri hem de piyasa algısını yönlendirmeyi amaçlayan, çok katmanlı stratejik bir hamledir.
1. “Siyasi” Baskı ve “Ekonomik” Gerçeklik: Trump’ın bu çağrısının zamanlaması, yaklaşan seçimler öncesinde ekonomiyi canlandırarak seçmen nezdinde puan toplama isteğini yansıtıyor. Konut piyasası, milyonlarca Amerikalı için en önemli servet ve güven göstergesidir. Bu piyasanın canlanması, genel bir “iyilik hali” yaratarak Trump’ın siyasi elini güçlendirecektir. Ancak bu siyasi arzu, Fed’in karşı karşıya olduğu “inatçı enflasyon” gerçeğiyle çelişmektedir. Fed, faizleri erken ve çok hızlı düşürmenin, zorlukla kontrol altına alınan enflasyonu yeniden alevlendirmesinden korkuyor.
2. Fed’in “Bağımsızlık” Sınavı: Bu tür doğrudan ve kamuoyu önünde yapılan çağrılar, Fed’in en temel ilkesi olan “siyasi baskıdan bağımsız” olma prensibini test etmektedir. Eğer Fed, bu çağrının hemen ardından piyasaların beklemediği “büyük” bir indirim yaparsa, bu durum piyasalar tarafından “Fed, Beyaz Saray’dan talimat alıyor” şeklinde yorumlanabilir. Bu, Fed’in uzun vadeli kredibilitesine ve dolayısıyla ABD dolarının istikrarına ciddi zararlar verebilecek, son derece tehlikeli bir algıdır.
3. Piyasalar Bu Çağrıyı Nasıl Fiyatlar?
Piyasalar, Trump’ın bu tür çıkışlarına artık alışkın. Ancak bu durum, yine de beklentileri bir miktar etkileyebilir:
-
Faiz İndirimi Beklentisi Güçlenir: Her ne kadar Fed bağımsızlığını korumaya çalışsa da, Başkan’dan gelen bu kadar güçlü bir baskı, en azından Eylül’de bir faiz indirimi yapılacağı beklentisini daha da pekiştirir.
-
“Büyük İndirim” Olasılığı Artar: Piyasalar, “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diyerek, Fed içinde de daha agresif bir indirim (50 baz puan gibi) isteyen “güvercin” kanadın elinin güçlendiğini düşünebilir. Bu olasılık, vadeli işlem piyasalarında daha fazla fiyatlanmaya başlayabilir.
-
Altın ve Hisse Senetleri İçin Pozitif: Daha düşük faiz beklentisi, genellikle altın gibi faiz getirisi olmayan varlıkları ve borçlanma maliyetleri düşeceği için hisse senedi piyasalarını (özellikle faize duyarlı teknoloji ve gayrimenkul sektörlerini) pozitif etkiler.
Sonuç olarak, Trump bir kez daha oyunun kurallarını kendi belirlemeye çalışıyor ve Fed’i son derece zor bir pozisyonda bırakıyor. Gelecek haftaki Fed toplantısından çıkacak karar ve Başkan Powell’ın basın toplantısında bu siyasi baskıya vereceği yanıt, sadece faizlerin seyrini değil, aynı zamanda dünyanın en önemli merkez bankasının gelecekteki bağımsızlığının kaderini de belirleyecek.