TÜİK Raporu: Küçük İşletmeler İstihdamın Üçte Birini Sağlarken, Cironun Üçte Birini Dev Şirketler Yaratıyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin geçici Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri’ni yayımlayarak Türkiye ekonomisinin yapısal fotoğrafını çekti. Rapor, Türkiye’nin istihdam yükünü hizmetler sektörünün sırtladığını, ancak ciro pastasındaki en büyük dilimi ticaret sektörünün aldığını ortaya koydu. Veriler ayrıca, ekonomideki istihdamın bel kemiğini mikro ve küçük işletmelerin oluşturduğunu, ancak yaratılan toplam değerin (ciro) büyük bir kısmının ise en büyük ölçekli şirketler tarafından üretildiğini teyit etti.
2024 yılında Türkiye’de faaliyet gösteren 3,94 milyon girişim, toplamda 91,6 trilyon TL ciro ve 53,1 trilyon TL üretim değeri yarattı. Bu devasa ekonomik aktivitede, 19,7 milyon kişi istihdam edildi.
Sektörlerin Karnesi: İstihdam, Ciro ve Üretim
TÜİK verilerine göre, 2024 yılında sektörlerin ekonomik pastadan aldığı paylar şu şekilde şekillendi:
Girişim Sayısı: En fazla girişim %44,4 ile hizmet sektöründe yer alırken, onu %35,1 ile ticaret sektörü izledi.
İstihdam: Toplam istihdamın %39,2’si hizmet sektöründe, %27,2’si ise sanayi sektöründe gerçekleşti.
Ciro: Ciroda liderlik %45,8’lik devasa bir payla ticaret sektörünün oldu. Sanayi %30,2’lik pay alırken, en çok istihdam yaratan hizmet sektörünün cirodaki payı %16,9’da kaldı.
Üretim Değeri: Katma değerin en yoğun olduğu üretim değerinde ise imalat sanayi, 21,9 trilyon TL ile açık ara lider konumda.
Büyüklük Önemlidir: KOBİ’ler İstihdamda, Devler Ciroda Önde
Raporun en çarpıcı bulgularından biri, işletme büyüklüklerine göre ciro ve istihdam dağılımındaki farklılaşma oldu:
İstihdamın Bel Kemiği Mikro İşletmeler: 1-9 çalışanı olan mikro işletmeler, toplam istihdamın %36’sını tek başına yaratarak ülkenin en büyük işvereni konumunda.
Cironun Aslan Payı Devlerde: 250’den fazla çalışanı olan büyük ölçekli işletmeler, toplam cironun %35,1‘ini üreterek ekonominin motoru oldu.
İmalat Sanayinin Teknolojik Profili: Düşük Teknoloji Ağırlıkta
Türkiye imalat sanayinin teknolojik yapısına ışık tutan verilere göre, girişimlerin %54,7’si düşük teknoloji faaliyetlerinde yer alıyor. Bu düşük teknolojili firmalar, imalat sanayindeki toplam istihdamın %48,5’ini, cironun ise %35,9’unu oluşturuyor.
Finans Hattı Yorum:
TÜİK’in bu kapsamlı raporu, Türkiye ekonomisinin hem güçlü yönlerini hem de yapısal meydan okumalarını net bir şekilde ortaya koyuyor.
1. “Hizmetler ve Ticaret” Eksenli Bir Ekonomi: Veriler, Türkiye’nin sanayi üretimi güçlü olsa da, ekonominin genel karakterinin hizmet ve ticaret eksenli olduğunu teyit ediyor. Hizmet sektörünün istihdamdaki ezici üstünlüğü, ekonominin insan gücüne dayalı yapısını gösterirken, ticaret sektörünün cirodaki liderliği, Türkiye’nin bir “tüketim ve dağıtım” merkezi olarak konumunu pekiştiriyor.
2. Verimlilik ve Kârlılık İkilemi: Hizmet sektörünün istihdamdaki payı (%39,2) ile cirodaki payının (%16,9) arasındaki devasa makas, bu sektördeki verimlilik ve kârlılık sorununa işaret ediyor. Çok sayıda insan çalıştırılmasına rağmen, yaratılan ekonomik değer (ciro) diğer sektörlere göre daha düşük kalıyor. Bu, Türkiye’nin “orta gelir tuzağından” çıkması için çözmesi gereken en temel yapısal sorunlardan biridir.
3. KOBİ’lerin Önemi ve Devlerin Gücü: Rapor, Türkiye’de istihdam sorununu KOBİ’lerin, büyüme ve ciro sorununu ise büyük şirketlerin çözdüğünü gösteriyor. Bu ikili yapı, ekonomi politikalarının da bu iki farklı kesimin ihtiyaçlarını aynı anda gözetecek şekilde tasarlanmasını zorunlu kılıyor. KOBİ’lerin finansmana erişimi ve teknolojik dönüşümü desteklenirken, büyük şirketlerin de küresel rekabet gücünü artıracak adımların atılması gerekiyor.
4. Teknoloji Açığı Devam Ediyor: İmalat sanayindeki girişimlerin yarıdan fazlasının “düşük teknoloji” alanında faaliyet göstermesi, Türkiye’nin katma değerli üretim ve ihracat hedefleri önündeki en büyük engeldir. Yüksek teknolojili üretime geçiş, hem verimliliği artırmak hem de küresel değer zincirlerinde daha üst sıralara tırmanmak için hayati önem taşımaktadır. Bu veri, Ar-Ge ve inovasyona yönelik teşviklerin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.