Güçlü Talep Faizleri Düşürdü, TVF Hazine’den Sonra 10 Yıllık Borçlanan İlk Kurum Oldu
Türkiye Varlık Fonu (TVF), uluslararası sermaye piyasalarında gerçekleştirdiği başarılı bir operasyonla hem Türkiye ekonomisine duyulan güveni tescilledi hem de uzun vadeli ve uygun maliyetli finansman sağlama yeteneğini kanıtladı. TVF’nin 1 milyar dolar tutarındaki yeni Eurobond ihracına, Asya, Avrupa ve Ortadoğu’dan 250’den fazla uluslararası yatırımcıdan yaklaşık 10 milyar dolarlık, yani ihraç tutarının neredeyse 10 katı rekor bir talep geldi.
Bu ezici talep, TVF’nin borçlanma maliyetlerini de önemli ölçüde aşağı çekti. İki dilim halinde gerçekleştirilen ihraçta;
-
5,5 Yıl Vadeli Dilim: İlk beklenti %7,625 iken, nihai getiri %7,00‘a geriledi.
-
10 Yıl Vadeli Dilim: İlk beklenti %8,375 iken, nihai getiri %7,75‘e düştü.
Hazine’den Sonra Bir İlk
Bu ihraç, aynı zamanda önemli bir ilke de imza attı. TVF, bu işlemle birlikte Türkiye’de Hazine’den sonra son 8 yıl içinde 10 yıl gibi uzun bir vadede Eurobond ihracı gerçekleştiren ilk kurum oldu. Bu durum, yatırımcıların sadece kısa vadeli değil, Türkiye’nin uzun vadeli ekonomik görünümüne de pozitif baktığının en net işareti olarak yorumlandı.
Nihai fiyatlama, Hazine’nin kendi Eurobond’larının üzerine oldukça dar bir prim farkı eklenerek, 5,5 yıl vadede +50 baz puan, 10 yıl vadede ise +62,5 baz puan seviyelerinde gerçekleşti.
Euronext Dublin borsasında kote edilecek olan işlemde, aralarında Citi, ING, JP Morgan ve BofA gibi devlerin de bulunduğu geniş bir uluslararası banka konsorsiyumu görev aldı.
Finans Hattı Yorum:
Türkiye Varlık Fonu’nun bu Eurobond ihracı, sadece başarılı bir borçlanma operasyonu değil, aynı zamanda uygulanan ekonomi politikalarının uluslararası sermaye piyasalarından aldığı en güçlü “onay mührü” niteliğindedir.
1. “10 Kat Talep” Ne Anlama Geliyor?: Güven ve Likidite Patlaması
Bir ihraca 10 kat talep gelmesi, olağanüstü bir başarıdır ve iki temel şeyi gösterir:
-
Artan Güven: Uluslararası yatırımcılar, Türkiye’nin makroekonomik hikayesini (dezenflasyon programı, mali disiplin, yapısal reformlar) satın almış durumda. Ülkenin risk priminin düştüğüne ve gelecekte borçlarını ödeyebileceğine dair güçlü bir inanç var.
-
Bol Küresel Likidite: Aynı zamanda, Fed’in ve diğer büyük merkez bankalarının faiz indirim döngüsüne girmeye hazırlanmasıyla birlikte küresel piyasalarda bollaşan likiditenin, Türkiye gibi “hikayesi olan” ve “yüksek getiri” sunan gelişmekte olan piyasalara akmaya başladığının en somut kanıtıdır.
2. “Daralan Spread’ler”: Borçlanma Maliyeti Düşüyor
İhraca gelen yoğun talep sayesinde, TVF’nin borçlanma maliyetinin ilk beklentilere göre 62,5 baz puan (0,625%) düşmesi, bu başarının en net finansal sonucudur. Bu, sadece TVF için değil, gelecekte yurt dışından borçlanacak olan Hazine, diğer Türk bankaları ve büyük özel sektör şirketleri için de bir “referans noktası” (benchmark) oluşturur. Bu başarılı ihraç, tüm Türkiye’nin dış borçlanma maliyetlerinin düşmesine yardımcı olacaktır.
3. “10 Yıl Vade”: Uzun Vadeli Güvenin Tescili
Finans piyasalarında “vade uzadıkça risk artar.” Yatırımcıların 10 yıl gibi uzun bir vadeye bu kadar yoğun ilgi göstermesi, Türkiye’nin sadece bugünkü politikalarına değil, önümüzdeki 10 yıllık ekonomik geleceğine de güvendiklerinin en güçlü işaretidir. Bu, “sıcak para” girişinden ziyade, daha kalıcı ve stratejik sermayenin ülkeye geldiğini göstermesi açısından son derece önemlidir.
Sonuç olarak, TVF’nin bu ihracı, Türkiye’nin uluslararası sermaye piyasalarına “güçlü bir şekilde geri döndüğünü” tescilleyen, hem ekonomik hem de psikolojik olarak son derece pozitif bir gelişmedir. Bu başarı, TL varlıklara yönelik pozitif algıyı daha da pekiştirecek ve önümüzdeki dönemde yeni sermaye girişlerinin önünü açacaktır.