Hem Hisse Hem Tahvil Piyasasında Güçlü Satışlar Görüldü, Siyasi Belirsizlik Risk İştahını Vurdu
Uluslararası yatırımcılar, son ayların en sert satış dalgalarından birini gerçekleştirerek Türk varlıklarındaki pozisyonlarını azalttı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan menkul kıymet istatistiklerine göre, yurt dışında yerleşik kişiler 22 Temmuz ile sona eren haftada hem hisse senedi hem de Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) piyasasında güçlü bir şekilde net satıcı tarafında yer aldı.
Piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırılmış verilere göre, yabancı yatırımcılar ilgili haftada;
-
523,2 milyon dolarlık net hisse senedi satışı,
-
785,1 milyon dolarlık net DİBS (Devlet Tahvili) satışı
gerçekleştirdi.
Böylece, yabancıların sadece bu iki kanaldan Türk piyasalarından net çıkışı 1 milyar 308,3 milyon dolara ulaştı. Beş aydır devam eden istikrarlı giriş trendinin ardından gelen bu sert çıkış, son dönemde artan siyasi belirsizliklerin yabancı yatırımcı risk iştahı üzerindeki olumsuz etkisini gözler önüne serdi.
Yabancı Varlıklarında Düşüş
Bu sert çıkışlar, yabancıların Türkiye’deki varlıklarının piyasa değerinde de belirgin bir düşüşe neden oldu:
-
Hisse Senedi Stoku: Bir önceki haftaki 34,8 milyar dolardan 32,4 milyar dolara geriledi.
-
DİBS Stoku (Kesin Alım): 14,6 milyar dolardan 14,4 milyar dolara indi.
Verilerin detayında, yabancıların DİBS piyasasındaki repo ve teminat işlemlerinde de satış tarafında yer alması, genel olarak TL varlıklara yönelik riskten kaçış eğiliminin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.
Finans Hattı Yorum:
22 Temmuz haftasına ilişkin yabancı yatırımcı hareketleri, son aylarda Türkiye piyasalarına yönelik oluşan pozitif havanın ne kadar kırılgan olabileceğini hatırlatan, son derece önemli bir “uyarı” niteliğindedir.
1. “Siyasi Risk” Satışların Ana Tetikleyicisi: Bu sert çıkışın arkasında yatan ana neden, ekonomik bir bozulmadan ziyade, hafta başında CHP İstanbul yönetimine ilişkin gelen mahkeme kararıyla tetiklenen siyasi belirsizliktir. Yabancı yatırımcılar, özellikle de kısa vadeli pozisyon taşıyan “hedge fonları”, bu tür öngörülemez siyasi gelişmeleri bir “risk” olarak algılar ve pozisyonlarını hızla kapatarak daha güvenli limanlara yönelirler. Hem hisse senedi hem de tahvil piyasasında aynı anda bu kadar güçlü bir satışın gelmesi, bu çıkışın “makro” bir endişeden (siyasi risk) kaynaklandığını teyit etmektedir.
2. Bu Bir “Trend Dönüşü” mü, Yoksa “Geçici Bir Panik” mi?
Piyasaların önündeki en önemli soru budur.
-
Geçici Panik Senaryosu: Eğer siyasi tansiyon düşer, YSK’nın son kararıyla belirsizlik bir miktar azalır ve ekonomi yönetimi “program devam ediyor” mesajını güçlü bir şekilde vermeye devam ederse, bu çıkış geçici bir kâr realizasyonu ve panik satışı olarak kalabilir. Yüksek TL faizinin cazibesi, bir süre sonra yabancı yatırımcıyı yeniden piyasaya çekebilir.
-
Trend Dönüşü Riski: Ancak, eğer siyasi belirsizlik devam eder ve bu durum ekonomi politikalarının geleceğine dair bir şüphe yaratırsa, bu durum daha uzun süreli bir yabancı sermaye çıkış trendinin başlangıcı olabilir. Bu, TL varlıklar üzerinde çok daha ciddi ve kalıcı bir baskı yaratır.
3. Borsa ve Tahvil Piyasası İçin Anlamı:
-
Borsa İstanbul: 523 milyon dolarlık net satış, endeksteki son düşüşün ana motorlarından biridir. Yabancıların yeniden alıma geçmesi, piyasanın toparlanabilmesi için en önemli şarttır.
-
Tahvil Piyasası: 785 milyon dolarlık rekor tahvil çıkışı, tahvil faizleri üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratır. Bu durum, hem Hazine’nin borçlanma maliyetini artırır hem de TCMB’nin faiz indirim döngüsünde elini zayıflatır.
Sonuç olarak, bu veriler yabancı yatırımcının siyasi istikrara ne kadar önem verdiğinin en somut kanıtıdır. Önümüzdeki haftalarda siyasi cepheden gelecek sakinleştirici mesajlar ve ekonomi yönetiminin programına olan bağlılığını yinelemesi, bu negatif trendi tersine çevirmek için hayati önem taşıyacaktır. Piyasalar, yabancı yatırımcının bir sonraki hamlesini görmek için nefesini tutarak bekleyecektir.