Fed’in Faiz İndirimi Beklentisi Piyasaları Desteklerken, Çin’deki Kâr Satışları Kazançları Sınırladı
Asya borsaları, yeni haftaya ABD’den gelen ve ekonomideki soğumayı teyit eden zayıf istihdam verilerinin Fed’in Eylül ayında faiz indirme ihtimalini neredeyse kesinleştirmesinin yarattığı iyimserlikle başladı. Ancak haftanın yıldızı, hem siyasi hem de ekonomik cephede yaşanan dramatik gelişmelerle Japonya oldu. Başbakan Shigeru Ishiba’nın sürpriz istifasına rağmen, beklentileri darmadağın eden güçlü ekonomik büyüme verisi, Japon hisselerini uçuşa geçirdi.
Cuma günü Wall Street’in negatif kapanışına rağmen, Asya seansında S&P 500 vadelileri %0,2’lik bir yükselişle toparlanma sinyali verdi. Piyasalar, bu hafta açıklanacak olan ABD tüketici enflasyonu (TÜFE) verisine kilitlenmiş durumda.
Japonya’da Siyasi Deprem, Ekonomik Mucize
Japonya piyasaları, son yılların en ilginç günlerinden birini yaşadı.
-
Siyasi Deprem: Başbakan Shigeru Ishiba, iktidar partisinin seçimlerde ağır bir yenilgi almasının ardından Pazar günü beklenmedik bir şekilde istifa ettiğini duyurdu. Bu ani istifa, dünyanın dördüncü büyük ekonomisinde yeni bir liderlik mücadelesi ve siyasi belirsizlik dönemi başlattı.
-
Ekonomik Mucize: Ancak bu siyasi kaosu, ekonomiden gelen “mucizevi” bir haber gölgede bıraktı. Revize edilen ikinci çeyrek GSYH verileri, Japon ekonomisinin güçlü ihracat ve özel harcamalar sayesinde ilk tahminlerden çok daha hızlı büyüdüğünü gösterdi.
-
Sonuç: Bu güçlü veri ve Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) faiz artırımlarına ara verebileceği beklentisi, siyasi belirsizliği ezip geçti. Nikkei 225 endeksi %1,5, TOPIX ise %1,1 fırlayarak rekor seviyelere yaklaştı.
Diğer Asya Piyasaları Daha Temkinli
Japonya’daki bu coşku, diğer Asya piyasalarına aynı ölçüde yansımadı. Düşük faiz beklentilerine rağmen, ABD ekonomisindeki soğumaya ilişkin temkinli yaklaşım kazançları sınırladı.
-
Çin: CSI 300 endeksi %0,2 düştü. Yatırımcılar, Ağustos ayındaki güçlü yükselişin ardından kâr realizasyonuna gitti. Piyasalar bu hafta açıklanacak olan Çin ticaret ve enflasyon verilerini bekliyor.
-
Avustralya (ASX 200): Ekonomik yavaşlama endişeleri, madencilik ve finans gibi ekonomiye duyarlı sektörlerde satış getirerek endeksi geride bıraktı.
-
Hindistan (Nifty 50): Vadeli işlemlerde %0,3’lük bir yükseliş görülse de, ABD’nin %50’lik gümrük vergisi tehdidi piyasa üzerinde bir baskı unsuru olmaya devam ediyor.
Finans Hattı Yorum:
Pazartesi günü Asya piyasaları, yatırımcıların makroekonomik beklentiler ile siyasi riskleri nasıl farklı tarttığını gösteren mükemmel bir örnek sundu.
1. Japonya’da “Ekonomi” “Siyaseti” Yendi: Normal şartlarda bir başbakanın ani istifası, o ülke piyasaları için büyük bir negatif şok olur. Ancak bugün Japonya’da tam tersi oldu. Neden? Çünkü piyasalar, siyasi belirsizliğin kısa vadeli bir “gürültü” olduğuna, ancak ekonominin temel gücünü yansıtan GSYH verisinin ise kalıcı bir “sinyal” olduğuna karar verdi. Güçlü bir ekonomi, siyasi çalkantıları tolere edebilir. Bu durum, Japon varlıklarına yönelik pozitif algıyı bir süre daha destekleyebilir.
2. Fed’in Faiz İndirimi “Ana Tema” Olmaya Devam Ediyor: Tüm Asya piyasalarını destekleyen ana rüzgar, Fed’in Eylül’de faiz indireceği beklentisidir. Düşük ABD faizleri, genellikle daha zayıf bir dolara ve sermayenin Asya gibi daha yüksek getiri sunan piyasalara akmasına neden olur. Bu “ana tema” sağlam kaldığı sürece, piyasalardaki genel eğilimin yukarı yönlü olması beklenebilir.
3. Çin ve “Gerçeklik Testi”: Çin piyasalarındaki kâr satışları, yatırımcıların Ağustos ayındaki rallinin ardından bir “gerçeklik testi” yapmak istediğini gösteriyor. Bu hafta açıklanacak olan ticaret ve enflasyon verileri, Çin ekonomisindeki toparlanmanın ne kadar sürdürülebilir olduğuna dair en net sinyali verecek. Beklentilerden zayıf gelecek veriler, küresel piyasalardaki iyimser havayı bozabilecek en önemli risk unsurudur.
Sonuç olarak, piyasalar haftaya Fed’in desteğiyle iyimser başlasa da, bu iyimserliğin devam edip etmeyeceğini ABD’den gelecek enflasyon ve Çin’den gelecek ekonomik veriler belirleyecektir. Japonya’daki siyasi dram ise, en azından şimdilik, güçlü ekonomik verilerin gölgesinde kalmış görünüyor.