Swap Hariç Net Rezervde de Büyük Artış: Dış Şoklara Karşı Dayanıklılık Artıyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) döviz rezervlerindeki güçlü artış ivmesi Eylül’ün son haftasında da devam etti. TCMB’nin net döviz rezervi 2,5 milyar dolarlık artışla 75,2 milyar dolara yükseldi. Aynı hafta içerisinde brüt döviz rezervleri ise 3,3 milyar dolar artış göstererek 186,4 milyar dolar seviyesine ulaştı.
Swap Hariç Net Rezervde Önemli Toparlanma
Swap işlemleri dahil edildiğinde toplam rezerv stoku yükselirken, swap hariç net rezervde de güçlü artış sürdü. Bu çerçevede, swap hariç net döviz rezervleri söz konusu haftada 2,3 milyar dolar artarak 59,4 milyar dolara yükseldi. Ancak, bu kalemin 19 Mart haftası öncesinde 65 milyar dolar seviyelerinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda, hala kat edilmesi gereken bir mesafe olduğu görülüyor.
Swap Stoku Sınırlı Arttı
TCMB’nin bilançosunda yer alan swap stoku, söz konusu haftada 194 milyon dolar gibi sınırlı bir artışla 15,8 milyar dolar seviyesine ulaştı. Swap kanalının rezervler üzerindeki etkisi sınırlı kalırken, net rezerv artışının ağırlıklı olarak parasal rezervlerdeki toparlanmadan kaynaklandığı görüldü.
Merkez Bankası rezervlerindeki bu güçlenme, dış şoklara karşı dayanıklılık açısından izlenen bir gösterge olarak öne çıkarken, orta vadeli para politikası alanında manevra kapasitesini artırması bakımından büyük önem taşıyor. Swap gelişmeleri ise likidite yapısı ve kısa vadeli borç dinamikleri açısından izlenmeye devam ediyor.
Finans Hattı Yorum: TCMB’nin döviz rezervlerindeki sürdürülebilir ve güçlü artış eğilimi, Türkiye ekonomisi için oldukça olumlu bir gelişme. Özellikle net döviz rezervinin 75,2 milyar dolara yükselmesi ve swap hariç net rezervin de 59,4 milyar dolara ulaşması, dış şoklara karşı ülkenin dayanıklılığını artırıyor ve para politikası yapımında Merkez Bankası’na daha fazla esneklik sağlıyor. Bu durum, piyasalarda Türkiye’nin dış finansman yeterliliğine ve kırılganlık algısına yönelik endişeleri azaltabilir.
Swap stokundaki sınırlı artış, rezerv artışının gerçek döviz girişlerinden kaynaklandığını ve kısa vadeli swap işlemlerine bağımlılığın azaldığını gösteriyor. Bu, rezerv kalitesi açısından daha sağlıklı bir yapıya işaret ediyor. Ancak, swap hariç net rezervlerin hala mart ayı seviyelerinin altında olması, rezerv birikim sürecinin devam etmesi gerektiğine işaret ediyor. Merkez Bankası’nın rezerv güçlendirme çabaları, küresel belirsizliklerin arttığı bir dönemde Türkiye ekonomisinin dışsal risklere karşı direncini artırmak adına kritik önem taşıyor. Bu trendin devam etmesi, ülkenin kredi notu ve uluslararası yatırımcı güveni üzerinde de pozitif etkiler yaratabilir.